Kendimizi ifade de neden Kuzgun’u seçtik ?
Leş yiğici özelliği ile tanınan ve ‘Besle kargayı oysun gözünü’ deyimi ile de olumsuz bir yargıyla sunulan Kargagiller aslında çok asil, gizemli ve kutsal bir geçmişe sahip hayvanlardır. Zekası ve becerileri ile bugün araştırmacıları kendine hayran eden, tarihin akışı boyunca birçok kültür tarafından çok özel duygu ve kavramları ifadede kullanılmış olan kargagillerin, genel özelliklerini, karakterlerini ve tarihteki yerlerini bu yazıda sizlerle paylaşmak istiyorum. Topluluğumuz bu yazıda öğreneceğiniz özellikleri ile kargagillerin en büyüğü olan Kuzgun’u kendini ifade için seçmiştir.
Bağlılık : 80 ila 110 yıl yaşam ortalamaları olan kargagiller bu ömrü tek bir eşle tamamlamaktalar. Eşini kaybeden karga ömrünü tek tamamlamayı seçiyor ve yeni bir eş arayışına girmiyor. Bu kuşların, en masum aşk masallarında bulunabilen bu özelliği, hayatın tamda içinde yüce bir içgüdü eşliğinde taşıyor olmaları bağlılığı simgelemede ilk sırada yer almalarını sağlıyor.
Hayatımda en çok etkilendiğim filmler arasında yer alan ‘The Crow/Karga’ şu cümlelerle başlar “eskiden insanlar şuna inanıyorlardı. Biri öldüğü zaman bir karga onun ruhunu ölüler diyarına taşırmış, ama bazen çok kötü birşey olur, korkunç bir üzüntü ruhla beraber taşınır ve ruh dinlenemez.. ve bazen karga yanlış olan şeyleri düzeltmek için ruhu geri getirebilir”’ buna inanan küçük sarah şu sözleride ekler “eğer sevgi gerçekse ve iki insan beraber olmak istiyorsa kimse onları ayıramaz”
Bu Kuzey Amerika yerlilerinin inancının aynısıdır ve belki de bu inancın doğuşunda hakim olan, insanın asırlar boyunca en yüce duygu olarak saydığı halde hiçbir yer ve zamanda sadık kalmayı başaramadığı, dostlarına yada aşklarına verdiği bağlılık yeminini, eşiyle o uzun ömrü boyunca hiç şüphesiz taşıyabilen tek hayvan olmasıdır diye düşünmeden edemiyorum.
Beceri ve uyum : Bu hayvanların taklit yeteneklerinin ne kadar gelişmiş olduğunu bu yeteneğin insan konuşmasını taklite kadar geldiğini 5’e kadar sayabilmeyi öğrenebildiklerini biliyormuydunuz ? 🙂 . Charles Dickens’ın Barnaby Rudge adlı eserini, Edgar Allan Poe’nin şiiri ‘Kuzgun’u okumuş olanlarınız kuzgun’un konuşma gücünün Her iki eserde de önde tutulduğunu hatırlarlar. Bu özelliklleri ile kargagiller dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar çevrelerine uyum sağlamakta oldukça başarılılar.
Zeka ve Güç : Hayatta kalma yarışında fiziksel gücün, gelişmiş bir zeka karşısında ne kadar şansı olduğu konusuna girmeye ihtiyaç duymuyorum, bu birçok alanda karşımıza çıkan zaten bildiğimiz bir konu diyerek kargagillerin zekalarından ve zekalarını kullanış ve geliştirme şekillerinden söz edeceğiz.
Fakat deneyler sırasında kuşlara gizli gömme imkanı verilmemiş. Bir kuş yemini gömerken yanında hep diğer bir kuş bulunmuş. Sonuç şu: Kuzgunlar daha sonra sadece çalmış oldukları yemleri gömdükleri yerden çıkararak başka bir yere gömmüşler. Oysa diğer çalma alışkanlığı olmayan kuşlar, yanlarındaki yabancı kuşa güvenmişler. Biyologlar bu deneyden iki sonuç çıkarıyorlar: Deneyim sayesinde kuzgun akıllanıyor hatta ustalaşıyor. Hırsızlık yapan bir kuş, kendi cinsinden bir kuşun aynı şeyi yapabileceğini düşünebiliyor; biyologlar, ‘Kuşlar kendilerini diğerlerinin yerine koyarak ne yapacaklarını kestirebiliyor; bu yetinin bugüne değin sadece primatlarda varolduğu sanılıyordu’ diyor….:)
Kuzgunlar gömdükleri yiyeceklerini kar yağdığında bulabilmek için karın kapatamayacağı yükseklikte taş bulup bunun yakınına gömerler. Kışın taşı karın dışında kalmış küçücük bölgesinden bile tanır ve taşa göre pozisyonu tam kestirerek oradaki karı kazar. 1cm bile hata yapmazlarmış.
Birlikte hareket edebilme : Bir Adam ve arkadaşları sık sık kargalara ateş ederler fakat çok az başarı elde ederlerdi ( Kargaların itinayla hazırlanmış takım koruma sistemleri vardır). Böylece, günün birinde adam onları korkutacak bir planla çıkageldi. Yere çok büyük aynalar yerleştirecekler ve böylece kargalar kendi yansımalarını aynada görecekler ve kendi görüntülerinden korkacaklardı. Aslında kargalar aynalar için oldukça meraklandılar. Fakat daha sonra alışılmadık bir biçimde ,teker teker, aynaların tüm yüzeyini kaplayacak şekilde dışkılarını bırakarak bir geçiş yaptılar. Tüneklerinin yanına doğru ilerlediler ve maskaralık yaparak deli gibi bağırdılar 🙂
Müthiş Gözlem : Bir denizcinin gözlemlerinden : ucu ip bağlı içi yemek dolu bir kese üzerine ağırlık bağlanarak denize atılmış yemek suya batarken bir çok kuş etrafında suya dalıp çıkmaya çalışırken karga 1 kaç dakika ortamı inceledikten sonra gagasıyla ipin uzadığı yerden ipi çekerek gemiye çıkatmış ve düğümü açıp yeme ulaşmıştır.
Alet Kullanma yetisi : Başka bir deneyde bir karga ve eşinin önüne gagasıyla ulaşamayacağı bir tüp içinde yemek ve yakınlarında bir yere uzunca bir tel parçası bırakılmış dişi kuş bu teli gagasıyla kıvırıp gerekli şekli elde ettikten sonra yiyeceği tüpün içinde çıkarmayı başarmıştır tüm bunlar sırasında eşi, olanları izleyip dişi yemi çıkardıktan sonra onu eşinden çalmayı tüpte kalan parçaları çıkartmaya tercih etmiştir 🙂 erkeğin bu davranışı ve benzeri hikayelerde kuzgunların yaşamış en kolaycı, sevilmeyen, insanların lanetliler olarak adlandırdığı ama bir işi yaparken yine en zekice çözümlere sahip olan, en yetenekli kılıç ustalarının olsun en yetenekli denizcilerin olsun karşılaşmak istemeyecekleri kadar güçlü hünerlere sahip olan korsanlarla ve hatta şu ana kadar çekilmiş korsan filmleri içersindeki bir korsanın karakterini en iyi yansıtılmış olduğu Jack Sparrrow’ la aynı kaderi paylaştıklarını görmemek imkansız gibi geliyor bana (johnny deep’inde yeteneklerinin bir kargadan altta kalır olmaması ayrı bir hayranlıktan geliyor 🙂
artık sabırsızlıkla beklediğim kuzgunun tarihler boyunca farklı farklı inanışlarda nerelerde tutulduğuna dair olan bölüme geçmek istiyorum. 🙂
Tarih ve gizemli bir kuş
* Vikingler, yelkenlerinde sembol olarak Kuzgunu kullanmıştır.
* Norveç mitolojisinde “Hugin ve Munin” adlı kuzgunlar, tanrı Odin’e dünyadan haber getiren elçiler olarak gözükürler.
* Yine eski bir efsaneye göre, Romalı general Marcus Valerius Corvus, dövüşlerinde miğferinde bir Kuzgun taşırdı. Koca Gaul ile yaptığı mücadelede kuzgunu saldırarak düşmanın dikkatini dağıtmış ve mücadeleden zaferle çıkmasını sağlamıştı.
* Kuzey Amerika yerlilerinin inanışlarına göre, dünyanın yaratıcıları Kuzgunlardır.
* İngiltere’deki bir inanışa göre ülke, Londra Kulesi’ndeki Kuzgunlar yaşadığı sürece hiçbir zaman çökmeyecek ve dışarıdan gelebilecek saldırılara karşı korunacak.
* Bazı dinlerde Kuzgunlar kutsal haberciler yada tanrının gözleri ve kulakları olarak kabul edilir. Eski kelt inancına göre Kuzgunlar Tanrı Bran ve Tanrıça Morrigan’ın sembolleriydi.
* Tevrat’a göre büyük tufandan sonra, Hz. Nuh tarafından dışarı salıverilen ilk hayvan kuzgundu. İncil’de ve Tevrat’ta Kuzgunlar şöyle yer almıştır; Her iki kitapta da Kuzgun kirli bir kuş olarak adlandırılmıştır. Tevrat’ın ilk kitabında, Hz. Nuh, gemiden bir kuzgun salıverir ve selin kuruyup kurumadığını kontrol etmekle görevlendirir.
* Kuzey Amerika’da Haida, Kwakiutl ve Tsimshian yerlilerinin mitolojilerinde kuzgun ruhu, shilelere başvuran bir tanrıdır. Söylenen hikayelerde kuzgun dünyaya ışık veren güneş ve aydan ışığı çalar, ve insanoğlunu cezp ederek bir midye kabuğunun içerisinden çıkarır.
* kızılderili mitolojisinde kuzgun,ruhu huzura kavuşmamış,son dileği yerine gelmemiş kişinin hayata tekrar geri dönmüş halidir.mitolojide geçen hikayede,çocukları son dileğini yerine getirmediği için bir anne kuzgun olarak geri gelir ve her gece evlerinin önünde bekler,hatta çocukları rahatsız eder ta ki onlar kuzgunun aslında anneleri olduğunu anlayana dek.annelerinin onlardan istediği şeyi yaptıklarında bakarlar ki kuzgun bir daha asla görünmez,çünkü ruhu huzura ermiş ve artık ait olduğu diğer dünyada yerini almıştır…”
* Tuva’lar eskiden ölen insanları ak bir beze sararak çevredeki en yüksek kayanın üzerine koyarlarmış. Kaya üzerine konan cesedin yanına bir müddet sonra kuzgunlar konmaya başlarmış.Kuzgunlar cesedi yerlerse o insanın ak ruhu olduğuna ve ruhunun göğe yükseldiğine inanılırmış. Eğer kuzgunlar cesedi yemezlerse o insanın kara ruhlu olduğuna ve ruhunun yer altına gittiğine inanılırmış. * St.Lawrence Adası’nda arkeolojik kazıları sırasında 45 değişik kuşun kemikleri bulunmuştur. Ama özellikle Kuzgun kemikleri yoktur. Bu 1100 yıllık Eskimo uygarlığının Kuzgunlara gösterdiği saygıyı akla getirir
“Besle Kargayı Oysun Gözünü”
Kargalar, özellikle Kuzgunlar ölümün yanında hastalık ve günahın da sembolü olmuşlardır. ‘Tanrının planının bir kusuru varsa, o kusur bu kuşlar olmalıdır’da denir. Shakespeare Macbeth’de der ki; ‘Kuzgun sesiyle kötülüğün kapılarını açar’ ve Othello’da ‘Kuzgun hastalık dolu evin üzerinde dolanır’, ikisinde de kuzgun kötülüğün imzasını bağırır.. Heinrich, ‘kuzgun günahkarla eş anlamlıdır’ der. Bu kuşların böylesi kötü ve uğursuz inanışların içersinde yeralmasındaki etkenler rengi ve leş yemesi gibi biz insanoğlunda kötü fikirler uyandıran özellikleri dışında en önde geleni şakacı ve oyuncu yapılarıdır kanımca şöyle ki; İnsanların karmaşa ile kavgasını seyretmek kuzgunlar için bir eğlence kaynağı olmuştur. Bununla beraber kargaların ve kuzgunların bu oyunbazlık ünü onların espri anlayışları ve oyuncu olmalarından kaynaklanıyor olabilir. Hikayeler onların çalı çırpı yakalamaca oynayarak, buzlu kayalardan sırtüstü kayarak, kendilerinden daha büyük hayvanların kuyruklarını çekerek ve dalma yaparak kışkırtmak gibi maskaralıklar yaptıklarının sayısız örnekleriyle doludur ve bu örnekler burda çok sevimli gibi duruyor olsada iri kanatları ve güçlü bir gagası olan siyah bir kuşun hızla birimize bir dalış yapması gerçekten çok korkutucu ve saldırı niteliği taşıyan bir hareket gibi gözükecektir yada gagasıyla üzerimizde ki elbiseleri çekiştirmesi ve ayarı olmayan darbeleriyle derimizde açacak ufak yaralar. Evet eğer bir karga ile aranızda sıkı bir bağ oluşursa bunlar o ilişkinin kaçınılmazlarıdır çünkü o seni böyle sevecektir seninle oyun oynayacaktır bundardır ki “besle kargayı oysun gözünü” diye bir deyime bile sahibiz 🙂 belki de kedilerde bizim hakkımızda bizim kargalar hakkında düşündüğümüzün ötesinde değillerdir 🙂
Bir kargayla dost olmak
Bir kargayla dost olmak ona 3 adımdan daha kısa mesafede yaklaşmak elinde isterse fırından yeni çıkmış tavuk butu bile olsa çok zordur etrafında ki her türlü hareketi izleyip bilmediğimiz zihninin güçlü çalışma sisteminde sıkı bir elekten geçirerek hareket eder, ben hayranlığım nededi ile birçok kez dost olmaya çalışmış ama sanki atacağım her adımın yerini önceden biliyormuş gibi hareket ederek uçup gittiğinde bana sadece aptallığımı bırakmışlardır 🙂 her geçen gün hakkında yeni ve etkileyici şeyler öğrendiğim bu hayvana herzaman birazdaha fazla yaklaşma arzum artmaktadır .
Son olarak güçlü hafızalarında eğer kötü bir yer edinirseniz bunu siz yıllar sonra zihninizde hiçbir parçasını taşımıyor olacak olsanızda o hayatının son yıllarına kadar cevabını vereceği bir gün olacağını bilerek yaşar .
Hem olabilecek en iyi dost Hem korkulacak en büyük düşman
Edebiyatta Kuzgun
* William Shakespeare oyunlarında sıklıkla kuzgunlara yer vermiştir. Othello bunlardan biridir.
* Charles Dickens’ın Barnaby Rudge adlı eserinde Grip adındaki Kuzgun önemli bir karakterdir.
* Edgar Allan Poe’nin şiiri The Raven’de de kuzgun doğaüstü bir haberci olarak kullanılmıştır. Her iki eserde de kuzgunun konuşma gücü çok öndedir.
* Edebiyat alanında Christopher Marlowe’un oyunu “The Jew of Malta” ve Edmun Spencer’ın “The Faerie Queene” adlı eserinde kuzgun uğursuz, karanlık bir obje olarak kullanılmıştır.
* J. R. R. Tolkien’in Hobbit adlı kitabında da kuzgundan bahsedilir.
* Michio Hoshino’nun kitabından : “ Bazen insanlar yardım dilemek için kuzgunu çağırır. Avlanırken kuzguna söylediğimiz şeylerden biri de şudur ‘Tseek’aal, sits’a nohaaltee’ogh,’ bunun anlamı ‘Büyükbaba bana bir bohça bırak’ tır. Yine kitaptan bir kadının iddiası : “insanlar ormanın derinliklerinde özellikle yalnız olduklarında kuzgunu gördükleri zaman onunla konuşuyorlar. Aynı bizim tanrıya dua ettiğimiz gibi onunla konuşuyorlar.”
İlker can Karagülle