En çok oyunlarda rastladığımız ve bazen filmlerde bazen de romanlarda karşımıza çıkabilen bir isim’ Damascus’. Bir tür kılıç mı, yoksa kılıca konmuş büyülü bir isim mi ? Bu konuda geniş bir araştırmaya sahip olan Kemal Elitemiz ‘Damascus Çeliği’nin sırrını bizimle paylaştı. Damascus çeliği, dövülgen ve güçlü, kılıç ve bıçak yapımı için tercih edilen bir tür çelik alaşımıdır. Bu çeliğin ortaya çıkması 900 ile 1300 yılları arasında orta doğuda olmuştur. Sonra bu çeliğin yapım bilgisin ortadan kalkmasının sebebi tam olarak anlaşılamamıştır. Avrupalıların Damascus çeliği ile ilk karşılaşmaları haçlı seferleri esnasında olmuş ve bu efsanevi kalite karşısında donup kalmışlardır.
Bu çelikle yapılmış bir kılıçla ipek mendili havada ikiye bölmek mümkündür, diğer kılıçları hatta taşı kesse bile keskinliğini kaybetmez. Son derece esnektir bükülme ve eğilmelerle kırılmaz. Çelik zırhları kolayca kesebilir ve delebilir. Bu dayanırlık ve mükemmelliğin yanında diğer bir özelliği ise çeliğin sahip olduğu muazzam deseni idi, her kılıcın deseni farklı idi. her deseni bulan usta, desenine bir isim vermişti. Bu desen isimler: Türk kıvrımı, yağmur damlası,Hz. Muhammed’in çorabı gibi.
DAMASCUS ÇELİĞİN GELİŞİMİ
Bir çelik dizimine şekil verirken, alaşımın oluşmasında ve oranların kontrolünde bir dizi karışıklık meydana gelir. Çelikte %2 c den fazla karbon varsa çelik sert olmasına rağmen kolay kırılgan olacaktır. Ya da karbon miktarı %0,5 olursa yumuşak ve dövülgen olacaktır. Demircilerin problemi istedikleri çeliğin sağlam, bilenebilir esnek ve kırılgan olmayan bir alaşımda olmasıydı. Hindistan’da demirciler, yeni bir teknikle. Demir, odun kömürü karışımına cam ilave ederek erittiler ve yüksek saflıkta. Wootz çeliği de denilen. Karbon çeliğini ürettiler. Bu teknik çok yavaş yayıldı, 900 lerde Özbekistan ve Kazakistan 1000 lerde ise orta doğuya ulaştı. Orta doğuda karışıma karpit eklediler. Karpit çelik tabakaları arasındaki mikro partikülleri düzenliyor ve çeliğe esneklik veriyordu çeliği sertleştirmede bir etkisi yoktu.Karpit bantlarını kılıç boyunca ve ortalı koydular böylece kılıçlar diğerlerine nazaran büyük bir esnekliğe sahip oldu. Kılıç parlatıldığında kılıç boyunca helezon bir yapıda ortaya çıkan karpit bantları Damascus çeliğin ilk öncüsü oldu.Buradan hareketle Ortadoğulu kılıç ustaları uzun deneyler sonucu Damascus çeliğini buldular ve savaş silahlarını ürettiler. Bulunan bu tekniğinin en önemli kısmı hind wootz çeliğinin bileşimlerinin değiştirilerek o günün paslanmaz çeliğini keşfetmeleri oldu, ergime esnasında çeliğe katılan değişik materyaller sayesinde günümüz paslanmaz çeliklerinin sertliği ve esnekliği elde edildi. Ergime sonucu oluşan bu çelik kütleye çelik yumurtası adı verildi daha sonra bu yumurta dövülerek tabakalar haline getirildi. Bununla yetinilmedi bu paslanmaz çelik ile yüksek oranda karbon ihtiva eden karbon çeliği ile sıralı tabakalar halinde üst üste konulup sıcak kaynak tekniği denilen ısıtılarak dövülme yolu ile kaynaştırıldı kaynaşan tabakalar katlanıp tekrar dövüldü bu işleme çelik beş yüz kat olacak şekilde devam edildi. Bu sayede her iki ayrı vasıfta çelik çok daha üstün sağlamlık ve esnekliği olan yeni bir çeliğe dönüştü. İki ayrı vasıfta olan çeliğin karışması ve desenler oluşturması çeliğe asit uygulanması ile görünür hale geldi paslanmaz çelik asitten etkilenmediği, karbon çeliğinin ise asitle siyahlaşması sonucu desenler görünür hale geldi bu desenler ise çeliğin isim babası oldu. Damascus çelik yapımı orta doğuda 1300 yıllarına kadar sürdü ve tekniği ile sırları kayboldu.
KAYBOLAN TEKNİK Demir ustaları tekniğin 1600 lere kadar devam ettiğini söyledilerse de bu düşünce tamamen doğru değil zira orijinal metotlarla Damascus çeliği yapımının çok öncesinden kaybolduğu biliniyor. Son zamanlarda metalürji uzmanları ve kimyacılar imalatı gerçekleştirdiklerini iddia ettilerse de sonradan modern teknik ve donanımlarına rağmen orijinal tekniği bulamadıklarını itiraf ettiler. Bilindi ki Damascus çeliği, Avrupa ve Japonya da bilinen şekilde üst üste konmuş çelik tabakalarının dövülerek kaynatılması (sıcak kaynak) ve tekrar katlanarak dövülmesi ile yapılıyordu. Bu kılıçlara asit uygulandığında Damascusa benzer desenler çıkıyordu, Bu benzerlik bir müddet Damascus diye tanıtıldı, fakat modern metalürji bunun yanlış olduğunu kanıtladı.
Çelikteki ham maddelerin Hindistan’dan ithal edildiği uzun süre tartışıldı çünkü Hindistan eritme çeliğin yani wootz çeliğinin merkezi idi, zayıf bir ihtimal olarak ta damascus un Türkmenistan da keşfedildiği düşünüldü. Fakat araştırmalar basit metal örneklerin damascus ta yer almadığını gösteriyordu, bu da kayboluşun nedenlerindendi. Alfred pendray ın araştırmaları. Damascus çeliğinin çok sayıda anahtar cevherin karışımdan oluştuğunu ve bunların ham maddelerinin Hindistan’dan geldiğini ortaya çıkardı. Diğer bir konu ise çeliğin ismi oldu. Bu ilk kez haçlı seferlerinde savaşta duyulmuştu, birçok tarih araştırmacısı onaltıncı asır a kadar İngilizce de bu isme rastlamadılar. Hatta ismin ne olduğu bile tartışmaya açıldı. Birçok kaynak eserde ve kılıcın üzerinde görülen desenlere damascus denmesine rağmen kelime üzerinde de tartışıldı.
Orta doğulu bilgin Al-Beruni ye göre kılıç ismini ustasından alıyordu ustanın adı Damasqui idi. Diğer bir bilgin olan Al-Kindi ise; Çeliğin adının Suriye’ nin başkenti olan DIMIŞK”( damascene ) çeliğe ad verdiğini söylüyordu Damas kelimesi Arapça bir kelime idi ve çağlayarak akan suyun yüzeyindeki harelenmelere damas deniliyordu. Şam halkı sıcak yaz akşamlarında akarsuların kenarında oturur ay ışığında su yüzeyinde oluşan harelenmeleri dile getiren şiir ve besteler yaparlar, bu edebiyat şehre adını verir. Dımışk. Şam’ın Arapça adı olan” DIMIŞK” ile bağlantı kurularak Şam halkına “DIMIŞKΔ adı verildiği birçok kaynaklarda belirtilir. Hatta o kadar ki Şam tekniğini uygulayan ve Şam çeliği ile çalışanlara “DIMIŞKÇI” unvanı verilmiştir. Kanuni Sultan Süleyman’ın saltanatının ilk yıllarında kendisine bayramlık hediye (bayramiye) veren sanatkârlar arasında DIMIŞKÇI Hüseyin in bir Dımışkî yumurta, DIMIŞKÇI Murat’ın on dımışkî yumurta hediye ettiklerini görüyoruz. Burada yumurta deyimi ile kılıç yapımında kullanılan ve kılıç yumurtası diye adlandırılan has çelik kastedilmektedir. 1980 yılında Alfred Pendray ve arkadaşları Oleg Sherby ve Jeff Wadsworth takımı orijinal tekniği yeniden keşfedinceye kadar. Damascus çeliği bir çeşit wootz çeliği olarak bilindi. Bu takım geleneksel metot ile demir ve çok sayıdaki bileşimi kil bir potaya koyup, karışıncaya kadar erittiler ve oluşumu başardılar. Amerika ve Rusya da yaptıkları metalürjik çalışmalarla, bu harika metali yeniden yapmanın yolunu buldular. Tarihi bir gerçekçilikle olmamasına rağmen bu gün desenli dövme çelik damascus olarak birçok tipte imal ediliyor. Değişik özelikte demir ve çelik levhalar üst üste konup ısıtılarak dövülüyor ve bir çelik çubuk haline getiriliyor, desenler tam olarak oluşuncaya kadar katlama burkma işlemi yapıldıktan sonra çeliğe kılıç ya da bıçak şekli veriliyor. Bileme işleminden sonrada asit uygulanarak desenlerin ortaya çıkması sağlanıyor. Diğer bir metot da mokume-gane metodu damascus yapımıdır. Burada altın, gümüş, bakır gibi yumuşak metaller kullanılmıştır, bunlarla da samuray kılıçlarının el koruyucuları, bıçak kılıfları, yüzük, bileklik gibi süs eşyaları yapılmıştır desenler ağaç desenine benzediği için bu tip alaşıma ormanın gözü anlamında mokume-gane denilmiştir bu sanat Japonya ya özgüdür. Bazı eski av tüfek namluları da dövme çelik tellerden dövülerek kaynaklama yolu ile yapılmış bunlara da damascus namlulu tüfekler denilmiştir. Kemal Elitemiz Damascus Hakkında diğer yazılarım.
-
Damascus Bıçaklar
-
Damascus Çelik İşçiliği
-
Damascus çelik nedir
-
Damascus linkleri
-
Damascus Tarihi Eserler