Kılıçların Kullanım Amaçları

Farklı tipteki kılıçlar üzerine.

Kullanım Amaçları :

Evet, önceki yazılarda kılıçların farklı özellikleri, bunların birbirlerini ve kullanımı nasıl etkiledikleri ve kılıçlarla temel olarak neler yapılabileceği, nasıl saldırılabileceği hakkında fikir sahibi olduk. Peki bu saldırıları nelere karşı yöneltmişlerdi eski silahşörler ? Bu kılıç ne gibi bir ihtiyacı karşılamak için yapılmış? Kılıçlar ve kılıç sayabileceğimiz bazı uzun kesici aletler (machete gibi) tarih boyunca şu amaçlarla üretildiler ;

Genel amaçlı bir alet olarak (tarım işleri ve alet yapımında ve bunların yanında kendini korumada kullanılabilecek), törensel yada sergileme amaçlı, sportif amaçlarla, savaş silahı olarak ve son olarak sivil bir savunma ve düello silahı olarak. Törensel, sergilenme amaçlı ve spor ekipmanı olan kılıçlar bizim inceleme alanımızla ilgili değiller zira pratik kullanımları yok. Bu yüzden bu bölümde bahsedecek olduklarımız savaş kılıçları ve düello / savunma kılıçları ile belki bir miktarda genel amaçlı alet olarak geliştirilmiş ancak savunma ve saldırı için iş görebilen silahlar olacak. Bu kullanım amaçları haricinde temel olarak amaçlanan birde hedef tipi olmalıdır. Sadece yumuşak dokulara zarar vermenin amaçlandığı hafif  ve etkili kesici kılıçlar yapıldığı gibi kemikleri ve hafif kalkanları da kessin yada kesemezse kırsın düşüncesi taşıyan kılıçlarda yapılmışlardı. 

Zırhlı yada zırhsız hedeflere, ekipmana, hatta kapılara karşı kullanılıp kullanılmayacağı, atlılarla mücadele için yada at üstünden mücadele için optimize edilip edilmeyeceği kullanım amaçlarıyla ilgilidir. Kılıcı kullanacak kişilerin savaş sanatları eğitimli uzmanlarmı yoksa günlük yaşamlarını yaşayan insanlarmı olacakları başka bir boyut doğurur. Zira ilki için daha uzmanlık ve bedensel yeti gerekebilirken ikinci durumda kullanımı ve öğrenmesi, basit hareketlerle iş görmesi daha kolay kılıçlar gerekir. Yine kullanıldığı tehid ortamı, muhtemel hedeflerinin tipleri ve kulllanacak kişiler için kullanım kolaylığına göre kılıcın kesme için mi saplama için mi geliştirileceği yoksa ikisi arasında en iyi dengenin mi bulunmaya çalışılacağı belirlenir. Kılıç eğer açık arazide kullanılacaksa uzunluk tasarımcının elindeydi  fakat eğer kapalı alanlarda, yakın mesafelerde, gemiler gibi küçük ve sınırlayıcı alanlarda kullanılacaksa kısa olmalıydı. Hepsine kısaca bakacak olursak;


Savaş silahları : Kullanıldıkları dönem ve ortamdaki zırh teknolojisi ve kullanan toplumun at üstünde mi yaya mı savaştığına, ne kadar iri yada uzun olduklarına göre şekillenebilmekte idi. Eğer askere alınıp kısa bir eğitimle savaşa sürülecek insanlara verilecekse ucuz ve kullanımı basit olmalıydı. Bu yüzden falchion (pala) gibi kılıçlar ucuz, kullanımı çok eğitim gerektirmeyen ve basit silahlardır. Hollywood’dan gördüğümüzün aksine haçlı seferleri gibi pek çok ortaçağ savaşlarında Hristiyan Avrupa askerlerinin büyük çoğu kesici ağzı eğri olan bu kılıçları kullanıyorlardı, Müslüman askerlerde ise eğimli kılıçlar tamamen yaygın değildi ve onların bir çoğu da düz çift ağızlı kılıçlar kullanmaktaydı.

Her iki tarafta da iki tiptende silahlar vardı ve kullanılmaktaydı. Bu da bir kılıç formunun diğerinden tamamen üstün olmadığının başka bir göstergesidir. Eğer ağır ve sağlam zırhlı rakiplerle karşılaşılacaksa kılıcın darbeleri en azından hassas yerlere geldiğinde sert bir travma etkisi yapabilmeli, kesici ağız ortalama bir derecede bileylenmeli ve oldukça iyi bir saplama yetisine sahip olmalıydı. Savaş kılıçlarının bir başka ihtiyacı ise savaş meydanı ortamında olacağı gibi birden fazla kişiye karşı kullanılabilecek tekniklere uygun olmalarıydı. Diğer yandan bakıldığında ise birden çok kişiyle birlikteyken kullanıma da optimize edilebilirlerdi. Buna Roma lejyonları ve gladius iyi bir örnektir.

O dönemdeki muazzam kesici gücü olan makhaira yada falcata, falx gibi kılıçlar yerine, daha uzun olan spatha yerine temel silah gladius kalmıştır. Çünkü Roma lejyonlarının birbirlerine çok yakın düzeni ve büyük kalkanlarının arasından çok az saldırı alanı olması yanındaki arkadaşını kesmeden geniş darbeler yapma imkanı vermez, ayrıca yakın düzen kılıcı savurup manevra yaptıracak az alan bırakır. Ancak kalkanın arkasından çabuk saplamalar yada üstten kesmeler mümkündür ve gladius bunun için enu ygun silahlardandır. Hatta başlarda kullanılan ve kesme kabiliyeti oldukça iyi olan mainz tipi gladius ileride üretimi daha kolay olan ancak kesme kabiliyeti daha az olan pompeii gladius ile bu düzenden dolayı değiştirilmiş, spatha ve falcata gibi kılıçlar ise subaylar, özelleşmiş birlikler ve yabancı birlikler ile süvarilerin kullanımına girerken lejyonerler sürekli gladius ile devam etmiştir.

Palalar ve Türk kılıcı gibi silahlar da ön kısıma ağırlık bindirilmiş ve eğim verilmişti, bu şekilde kılıcın bu noktada balta benzeri bir etki yapması, kalkanlara ve zırhlara zarar verebilmesi sağlanmıştı. Ancak bunun kılıcın savunma yetisi ve çevikliğinden ödün verilerek tercih edildiğini eklemek gerekir. Denizci palası (cutlass) ise süvarı kılıcı benzeri , eğimli, ancak oldukça kısa ve ağır bir silahtı. Geniş ve sağlam namlusu rahatça yelken, halat hatta ağacı parçalayıp kesebilir, büyük el koruyucusu yumruk atarken muşta yerine geçebilir, gemi savaşı gibi sıkışık bir hal alabilen bir olayda kısa oluşu sayesinde rahatça kullanılabilirdi. Ancak bu şekilde uzmanlaşmış olan bu silahın bir şekilde eskiye gidip bir ortaçağ savaşında zırhlı ve çift elli uzun kılıç taşıyan bir şövalye ile karşılaştığını düşünürsek yapabileceği hemen hiçbir şey kalmazdı. Ayrıca kısa olmasına rağmen ağır sayılabilecek, çok hızlı olmayan bir silahtı.

Düello silahları : Sivil kişilerin anlaşmazlıklarını oldukça ölümcül bir yoldan çözmeleri yada kendilerini saldırganlara karşı korumaları amacını taşıdıklarından genellikle zırhız dövüşe uygundurlar. Hedefin zırhsız olacağı varsayıldığından yumuşak hedeflere en çok zararı vermeye yönelirler ve teke tek mücadele gerçekleşeceğinden hız ve teknik esneklik önemlidir. Ev yada ara sokaklar muhtemel kullanım alanları olduğu için çok fazla uzun olmazlardı genellikle. Ayrıca kendini savunma ön planda olduğundan dolayı ani ve sürpriz saldırılara karşı kından çekme hareketinin aynı anda bir saldırı olması tercihti.

Meç bu tür silahlara en bilinen örnek olacaktır. Olimpik eskrimcilerin iddia ettiğinin aksine meç en üstün form değil kumaştan başka bir şey giymeyen insanların sokakta düello yapması için uzmanlaşmış bir silahtı. Bire bir düellolar için hareketlerini tahmin etmesi zor ve hızlı bir silahtır ancak kullanımı epey çalışma gerektirir. Savaş alanında kullanımı ne kadar denendiyse de başarısız olmuştur. Daha sonraki kısa meç ise subaylar kullanımında sınırlı bir başarı göstermiştir. Zira meç zırhlı birine karşı kullanımda saplamaya odaklanmış olmasına rağmen etkili değildi çünkü namlu yeterince sağlam değildi  ve eğer ilk saldırı hedefi bulamaz zırhta herhangi bir yere takılır, çarpışmadan kırılır ise ( ki bunlar yüksek olasılıklardı ) dövüş son buluyordu..

Meç bire bir dövüşlere uygun olduğundan savaş alanının kaosunda birden fazla rakibe karşı doğrusal hareketleri ile savunmada ve saldırıda zorlanmaktaydı.

Katana ise düello silahı ile savaş silahı arasında kalan ilginç bir yere sahiptir, ancak kişisel savunma ve düelloya biraz daha yakın olduğunu söylemek mümkün. Japon savaşçıları muharebelerde zırhlı yada atlı düşmanlara karşı düz mızrakları “yari”‘yi tercih etmişlerdi. Katananın oyunlar ve filmler ile çoğu kişinin inanmış olduğunun aksine yekpare metal zırhı kesmesi pek mümkün değildir, katananın kesici ağzına yazık etmek olacaktır bu. Böyle durumlarda samuraylar da tıpkı batıdaki şövalye meslektaşları gibi zırhın gediğine saplama hareketleri yapmaya çalışıyorlardı. Zaman zaman katanayı sırt kısmından tutarak “half sword” benzeri bir kullanıma gittikleri hatta savaştan önce eğer çok keskin bileyli ise kılıçlarının ağızlarını bir miktar körleştirdikleri söylenmektedir. Kılıç yapım tekniğinden dolayı ileri derecede kesici fakat aynı zamanda sert darbelere karşı çok kırılgan bir yapıya sahipti bu nedenle hem kılıcın keskin tarafına zarar vermemek hem de kırılmaması için sert çarpışmalardan kaçınırlardı..


Günlük yaşam aletleri : Afrika ve Meksika yada diğer Güney Amerika ülkelerinde bulunan machete isimli kısa palalar tarımda, küçük odunları kesmede, avcılıkta, alet yapımında hatta hindistan cevizi soyma gibi işlerlerde kullanılabilmektedir ve bu amaçlarla yapılıp satılmaktalardır. Ancak aynı biçimde kılıç vari yapılarıyla kendini savunmada yada saldırılarda kullanılabilirler. Aynı şekilde saldırma, kama, kris, cembiye gibi kısa kılıç olarak nitelenebilecek, sembolik olarak taşınmakla birlikte silah olarak kullanılabilecek silahlarda sayılabilir. Saydığım bu aletler belirttiğim gibi iş yapmak için yada kendini savunma / düello için kullanıldıkları gibi kabileleler yada aniden askere alınan sivillerce savaş silahı olarakta kullanılmışlardır. Son olarak andığım amaçla ya da silahlı haydut gruplarınca bu gün hala kullanılmaktalar. Bu tip silahlar (aletler) genellikle kılıçlara göre kısa, ancak hızlı sayılabilecek silahlardır. Tahta kesmek / budamak gibi işlerde kullanılabildiklerinden genelde iyi kesicilerdir. Ancak hemen hemen hepsi tek ağızlıdır. Hepsinde olmamakla birlikte, çoğunluğunda saplama fonksiyonu sınırlıdır. Dar alanlarda ve zırhsız kişilere karşı oldukça etkili olabilmekle birlikte eğer bir şekilde zırhla karşılaşırlarsa yapabilecekleri hemen hemen hiç bir şey yoktur.

Sonuç olarak…

Tüm bu incelemelerin ardından biraz uzunca bir hal alan bu yazıda üzerinde durduklarımıza baktığımızda hemen her çeşit kılıcın kendine has pek çok avantaj ve beraberinde dez avantajı sağladığını, bunları kullanım amacına göre dengeleyerek bir form kazandığını, bu forma göre çok farklı tekniklerle kullanılabildiğini görüyoruz. Bu yüzden farklı çeşitlerde ve uzunluklarda pek çok kılıç var. Birinin diğerinden üstün olup olmadığını sormak açıkçası bir geminin bir otobüsten üstün olup olmadığını yada diz üstü bilgisayarın otomobil müzik sisteminden üstün olup olmadığını sormaktan çok farklı değil. Gerçek bir kılıç ustasının her durumda etkili kalabilmek için hem saplama hemde savurma hereketleri çalışması gerektiği pek çok milletten pek çok usta tarafından defalarca vurgulanmış bir olgu. Ve bu gün bu sanatların büyük kısmı kaybolduğu, spor haline geldiği, az bir kitle tarafından izlenir hale geldiği için ve sinema, animasyon, video oyunları gibi kaynaklardan dramatize edilmiş yanlış şekillerde aktarılması sebebiyle bizler maalesef bazı şeyler hakkında yanlış yargılara sahibiz. Sonunda kılıçlarda her hangi en üstün form yada en üstün tekniğe ulaşıldığı fikri (meç & saplama yada katana & kendo örneğindeki gibi) bu yanlışlardan bir tanesi. Kılıç sanatları burada açıklamaya çalıştığım üzere pek çok değişkene göre şekil alabilen çok daha karmaşık bir olgu bu kadar basit nitelemelerle sonuçlandırılabilmek için.

Son olarak meç & saplamanın en üst nokta olduğu iddiası ile ilgili olabilecek bir örnek vereyim. Eğer yirminci yüzyıldan önce varılmış olan bu yargı gerçekten doğru olsaydı savaşta en son kullanılan kılıç meç olmalıydı öyle değil mi? Az bilinen bir gerçek kılıcın aktif savaş silahı olarak üçüncü dünya ülkeleri dışında son kullanıldığı savaşın dünyanın görmüş olduğu en vahşi ve kıran kırana, en korkunç mücadele olan İkinci Dünya Savaşı olduğudur. Çinli askerler savaşta Japon askerlere karşı dadao lar kullandılar. Dadao çift elli, tamamen kesici ve saplama özelliği tamamen sıfır olan bir kılıçtır. Japonlar hepmizin bildiği üzere savaşta katana ve pilotlar için kokatana taşıdılar.

Yer yer çarpışmalarda ve maalesef yer yer nahoş katliamlarda kullandılar bu silahlarını. Amerikan Donanması denizci palalarını 1949 yılına kadar envanterde tutup askerlere vermeye devam etti ve son model güncellemesini 1941 yılında savaş başlamışken yaptı. Aslında Kore savaşında dahi bir Amerikan astsubayının bu kılıçlardan biriyle bir düşmanı safdışı ettiği bilinmekte. Dikkat ettiyseniz savaşta kullanılmış kılıçlardan saplama yetisi en yüksek olanı katana ve kendisi pekte saplamayla ünlü bir kılıç değil. Ayrıca üç silahın ikisi çift elli silahlar.

Az da olsa kılıç dahil oldu diyebileceğimiz son çatışma görüldüğü gibi İkinci Dünya Savaşı. Bundan sonrada Vietnamda hatta hala tüm savaşlarda tam olarak kılıç sayılmasalarda uzun savaş bıçakları, Vietnam kuvvetleri yada çeşitli direnişçilerce machete gibi palalar kullanılmaya devam ettiler ve hiçbiri saplamaya ve meç tarzı kullanıma özelleşmiş değiller.


Görüldüğü gibi her tarz kılıcın kendine has güçlü yanları ve büyük etkileri var. Bunun yanında hepsinin kendine has bir güzelliği.

Gerçek mücadele ruhunu kaybemeden ama tamamen güvenle ve barış içinde çalışma dileğiyle.